Collect Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur Published By Faruk Duman Issued As Textbook

on Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur

ikinci faruk duman romanı,
senesinde anadolu'da son kez görülen ki daha sonra ve kitabı okuyup bitirdiğim bugün de görülmüş birisi, güzel tesadüfler bir pars ve onun peşinde olan iki avcıyla ana karakterin hikayesi.

pars da ana karakter de içlerinde bulundukları korkunç yalnızlığa bir çare arıyorlar,
kitabın dili yine çok akıcı, sus barbatus'un yazarından kısa ama vurucu bir roman, cok buyuk bi askla okudugum faruk duman'in yine muthis bi kitabi,su gibi akti, 'Çocukluğumda, kokunun görünmez bir nesne olduğunu düşünemezdim, Meyvenin, ağacın, hayvanların ruhu, Bu ruhun havada taşındığını, böylece kimde burun varsa ona armağan edildiğini zannederdim, Yine bugün bunu pek yanlış satamam, '

Faruk Duman ona armağan edileni ne güzel anlatıyor, çoğaltıyor, Parsın ardından ormanın yolunu tutan kahramanını hatırlamak o patikalarda dolanmış, uzanmış, 'iki karın yan yana' olmuş gibi iyi gelecek.
. Faruk Duman yazın dünyamızın önemli aktörlerinden birisi, Sadece bir yazar değil, aynı zamanda önemli bir editör, Romanlarını da başarılı buluyorum,

Bu kitabı sevemedim ama seveni çok, Dili, konusu çok kötü değil ama bana herhangi bir şey kattığını düşünmüyorum, Faruk Duman okumaya devam ediyorum, Geçen hafta Kırk adlı eserini büyük keyifle okumuştum, bugünse Ve Bir Pars Hüzünle Kaybolur, hem keyif verdi hem de beni üzdü açıkçası.
Keyif verdi çünkü yazarın en sade eseri olarak, en anlaşılır, en net eseri olduğu için okuması en kolay kitabı bir yandan da, bu da beni çok zorlamadığı için diğer eserlerine göre daha keyif vericiydi.
Peki, neden üzücü Çünkü Faruk Duman bir kez daha bizi kitaplarının ana mekânlarından, sembollerinden biri olarak ormana götürürken bu sefer'te Adapazarı'nda öldürülen son Anadolu parsının masalsı hikâyesine tanık ediyor.
Orman yine aynı: baş döndürücü, sisle belirsiz, ya da her yanı ağaç
Collect Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur Published By Faruk Duman  Issued As Textbook
ve yeşille kaplanmış bir masal diyarı gibi, ama burada herkes olduğu şeyin aynısı bu sefer: tilkiler tilki, parslar pars, kuşlar kuş ve insanlar da insan.
Anlatıcımız ormanda dolaşan ve kendisine dostluk gösteren parsı takip edip kendi masalını ya da hikâyesini yaşıyor, aynı anda elinde tüfekleriyle avlanan baba oğulun ormandaki tek kötü varlık olduğunu da görüyoruz oraya ait değiller, önceki avcılar gibi.


Faruk Duman'ın bütün kitaplarında karşımıza çıkan orman bütün hayvanlar, ağaçlar, doğa bu eserin veya yazarın diğer eserlerinin atmosferini oluşturan birincil öge gibi.
Orman hem anlamların, yaşamın, kişilerin bir başka anlama geldiği hem de bu eserde olduğu gibi kendisi olduğu bir mekân, bir sembol, bir varoluş yeri ya da biçimi.
Ancak, bu eserde eserin son Anadolu parsına adanmış olmasını da düşünürsek, avcılar ve avla ilgili her ne kadar masalsı bir havaya büründürülmüş olsa da avcılığın ne olduğu konusunda çok net bir görüntü oluşturması çok iyi olmuş zira avcılar hakkında söylenebilecek iyi bir şey bulmak zor: çünkü onlar her ne kadar kendileri bunun tersini iddia etse de ormanı, doğayı öldüren ve bunda haklılık payı gören silahlı tüfekli katillerden başka bir şey değiller.
Faruk Duman'ın doğayı insanın nasıl yok ettiğini, bu doğal ve yaban güzelliğin insan icadı aletlerle nasıl katledildiğini ve insanın belki de ormana ve yabana ait olmadığını söylemek istiyor ve Anadolu parsı belki tekil bir örnek olarak çok güzel oturuyor bu söylenmek istenen şeye ancak edebiyatı bir kenara bırakıp en azından ben hayvan hakları açısından bu konuya baktığımda, bu katillerin gerçekten de yaşamı yok etme hakkını kendinde gören ve bunu bir takım bahanelerle açıklama cüreti gösterebilen insanlar olduğunu biliyorum.
Faruk Duman sağlıksız bir baba oğul portresi çizerek avcılıkla bu karakterler arasında sağlıksız düşünen, eyleyen insanlar olmaları açısından doğru bir mesaj da vermiş oluyor.


Yazar ormanı kesinlikle bu eserinde en etkileyici, en güzel şekliyle anlatıyor, İncir Tarihi adlı kitabını henüz okumadığım için, bu fikrim sonra değişebilir belki, Parsın güzelliği, eşsizliği ağaçların sessizliği bir görünüp bir kaybolan güzel kürklü tilkiler ve parsın avı olan mazlum ceylanlar bütün kitap boyunca anlatıcımız sisli ormanda yürürken ya da parsın yuvasına çöküp otururken yanımızda beliriyor, ya da geçip gidiveriyor çıtırtılar, sesler ya da gözünü anlatıcımıza dikip onu gözleriyle çağıran yaralı pars kitabın sonundaki nihayetine doğru yürürken her yanımızı kaplayan karanlık ya da heryeri ve herşeyi örten sis bu ormanı olabilecek bütün güzelliğiyle, derinliğiyle hissetmeye davet ediyor bizi.
. . hainlerin kurşunları ormanı yırtana dek bu büyünün içerisinde kalıyoruz,

Elbette, Faruk Duman'ın bu güzel eserini, diğer kitaplarından önce özellikle bu eserini, herkese öneriyorum.
'te vurulan son Anadolu Pars'ına adamış bu kitabı Faruk Duman, Buradaki öz ve üslup gelişe gelişe Sus Barbatus!'a kadar ulaşıyor, Güzel bir novella. Ancak çözümde / sonuçta aceleci bir taraf var, anlatmaya çalıştıkları daha derin ve sezdikleri, yansıtmaya çalıştıkları görkemli ama tarzı oturmamış, yeteneği yetersiz kalıyor, belki daha olgun bir dönemde yazılsaydı başyapıt sayılacaktı.
. . yine de çok güzel şeyler sezdim ve gördüm, diğer kitaplarına da bakayım, . . Son zamanlarda okuduğum iyi romanlardan, belki de en iyisi, . . Faruk Duman müzikli bir masal yazmış ve güzel bir ritim tutturmuş,

Koşturmalı, telaşlı, stresli, kulakta yüksek sesli müzikli İstanbul yaşantısında bile, kulaklıkları çıkartıp çevredeki sesleri dinlemenize vesile oluyor.


kelimelerin harflerin cumlelerin icinden zihne belirerek akmasini saglayan gidisati inanilmaz guzelken olay orgusunun hareket kazanmasiyla bu bahsettigim buyuleyici ve keza pastoral dili hafiflesince bi icim kirildi son bolumlere dogru.

sunuma metne verilen onem ve ozenden karakter yeterince faydalanamamis gibi hissettim biraz da, kitap kimi hisleri aktarmakta basariliyken aniden kopuveriyorsunuz karakterden.
.
.tan.
yine de faruk duman'in diline bayildim kendisi de ayrica cok guler yuzlu ve ilgiliydi katildigimiz seminerde, okumaya kesinlikle devam edecegim! Pars ile ilgili yerler heyecanlıydı, onun dışında durağan ve yer yer anlamsızdı.
Kasvetli bir doğa anlatısının ardında derinliğine inilemeyen karakterlerden oluşan bir kitaptı, Okurken maalesef hiç zevk alamadım ve içim karardı, Doğa üzerinden etrafımızdaki şeylerin bir de öteki yüzünün olduğuna değinilmek istenmiş olabilir ancak kitap sadece bu yöne odaklandığı için yine tek taraflı bir yaklaşım olmuş.
Hiç bir yönüyle bana hitap etmedi, Bu kitabı Reha Erdemin sinemaya uyarlaması için bir şeyler yapabilir miyiz Kitabı, bir tavsiye ile duydum, Aslında, ve ile başlayan bir kitap ismi tuhaf gelmişti ilk duyduğumda, neden bilmiyorum, Kitabı elime alıp ilk sayfalarına baktığımda ise konuyu, kitabın isminin taşıdığı ince anlamı anlamış, verdiği duyguyu içimde hissetmiştim:

"'te Beypazarı'nda vurulan son Anadolu Parsı'na adanmıştır.
"

Sonrasında, Yolları Çatallanan Bahçe kitabından da bir alıntıya yer verilmiş, Bu alıntı da ithaf cümlesinin verdiği hissin üstüne vurucu bir etki bırakıyor üzerinizde.


Bu hislerle çevirmeye başladığım sayfaları nasıl çevirdim, kitap nasıl bitti hiç anlamadım.
Sürükleyici, masalsı, merak uyandırıcı bir hikayesi var, Aslında hikayenin sonunu hem tahmin ediyor hem merak ediyorsunuz, Hem her şey baştan belli gibi hem de değil gibi,

Benim için ilk kısımlar, kendimi kitabın baş kahramanının yerine koyduğumda, anestezi etkisindeki bir insanın uyanmaya çalışırken zihninden geçenleri yaşıyormuşum hissi ile geçti.
Ki bu his çok güzeldi, devam etsin istedim,

Sonrasında, masalsı ama bir yandan da gerçekçi bir hikayenin ortasındaydım sanki, Ve tabi ara sıra bazı öğütler alıyordum hayata dair, özellikle yalnızlığa, bir toplulukta tek kalmış hissetmeye, yok edilenlere, var olma çabasına, iyilere, kötülere yönelik.


Son kısımlarda ise bir anda ummadığım şekilde, kafamdakiler karıştı ama karıştığı gibi hızlı bir şekilde toparlanıp beklediğim gibi ilerledi olaylar.


Çok fazla detay verip tadını kaçırmak istemiyorum, Masalsı anlatımları seviyorsanız, okuduğunuzda, bu, sayfaca küçük ama içi büyük romandan keyif alacağınızı düşünüyorum.
Faruk Duman'ın başka kitaplarını da okumayı planlıyorum, Zira bu kitap, pek sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı,

Tek olumsuz eleştirim var, yer yer yarım kalmış hissi uyandıran cümleler görüyoruz, sanki arka arkaya gelen üç cümle aslında tek cümle olmalıymış gibi.
Bu beni bazen rahatsız etti ama belki bu benim gereksiz bir takıntımdır, .