blogspot. com. tr/
Ah, kır papatyası, . .
Sensiz yok olmaya yüz tutmuş eski bir ev gibiydim, Her an bir yerimde yıkım oluyor, her an bir yerim acıyla kavruluyordu,
Hiç Gökhan'a göz koymayın o gece bakışlı yakışıklı iş adamı İnci'ninmiş :D der yorumumu bitirir kaçarım :P
İlk defa kendimi adımı bir kitapta okudum ve Gökhan'ın her İnci deyişini üstüme alarak okudum.
Çok ilginç bir tecrübe oldu benim için ve inanılmaz keyifliydi :
Wattpad yazarlarından Dilek Taygun'un kitabı Kır Papatyası'nı okuyarak yeni bir yazar daha keşfettim.
Kitabın konusunu beğendim ama beğenmediğim kısımlarda vardı, Onlara sonradan değineceğim,
Öncelikle kitabı okumak isteyenlere bir uyarı yapmak istiyorum, Fatih Murat Arsal'ın Şahane Gelin kitabını okudunuz mu bilmiyorum ama orada kadın karakter Gülay henüzyaşındaydı ve Osman'da ondan yanlış hatırlamıyorsamyaş büyüktü ve bu durum bazı okurları için büyük sorun teşkil etmişti.
Eğer bu tür yaş farklarına takılıyorsanız baştan söyleyeyim okumayın bu kitabı o zaman bu kitapta sizi rahatsız edecek detaylar olacaktır.
Çünkü İnci henüzyaşında ve Gökhan'dayaşında dolayısıyla yaş farkı sizi rahatsız edebilir.
Küçük uyarımı da yaptıktan sonra kısaca kitabın konusuna değinmek istiyorum.
Bilmeyenler için arka kapak pek açıklayıcı gelmeyebilir, İnci, üniversite sınavına daha iyi hazırlanmak için İstanbul'a gelip Gökhan'ın yanında yaşamaya başlar.
Başka bu durumu kabul etmek istemeyen Gökhan, İnci'nin varlığına alışarak aralarındaki çekimin kalplerine doğru ilerlediğini fark ederler.
Ama hiçbir şey bu kadar değildir, Aralarında Gökhan için oldukça büyük sorun teşkil eden bazı problemler vardı.
Merak ediyorsanız sonunu okuyun
Kitapta beğenmediğim kısımlara değinmek istiyorum.
Aslında oldukça akıcı gidiyordu kitap ama çok fazla geçişler vardı, Yani demek istediğim bir üçüncü biri tarafından anlatılırken birden İnci'nin tarafından anlatıyor birden bakıyorsun Gökhan'ın tarafından anlatılıyor.
Bu durum ister istemez kopukluğa neden oluyor, Zaten geçişler için bir uyarı olmadığı için de tam olarak kitaba adapte olmak sorun oluyor.
Şikayetçi olabileceğim tek konu bu onun haricinde kitap güzeldi, Keyfile okunacak ve zaman zaman eğlenceli sohbetlerle gülümsetecek bir kitaptı,
e Kır Papatyası Dilek Taygun Kitap Yorumu
Kır Papatyası kitabı
yazarın okuduğum ikinci kurgusu.
Wattpadda güncel yayınlanan Kalbime Fısıldayı okuduktan sonra fellik fellik aradığım bir kitaptı, Ve nihayet vuslata erdim :D
Kır Papatyası konu itibaren şaşırtıcı bir gidişata sahip değil.
Tahmin edebiliyorsunuz çoğu yeri, Karakterler de günlük hayatınızda karşınıza çıkacak türde kişiler, Sokakta yanınızdan geçen insanlardan biri kadar sıradan :
Kitapta benim bocaladığım tek bir yer oldu.
Bölümler çoğu yerde hem karakter ağzıyla hem de ilahi bakış açısıyla anlatılmış.
Bu biraz okurken duraksamalara sebep oluyor O esnada meşrubatınızı içebilirsiniz! Benim pek sevmediğim durumdur bu.
Zaten yazarımızın da bu konu hakkında başını şişirdiğim çoktur, Ben isterdim ki tek bakış açısıyla olsun, Yani İncinin ve Gökhanın ağzından olayları okumayı daha çok istedim, Bir üçüncü göz fazla geldi bana, Ve aradaki geçişler, biraz sertti, Yani bıçakla kesilmiş gibi pat öte yana geçiyordu,
Kitap konusuna şöyle bir değinecek olursam Gökhan despotun teki, Bekar, başarılı bir iş adamı ve ailesinden ayrı yaşıyor, Annesinin ricası üzerine evinde misafir ağırlayacak, Böylece olayların fitili ateşlenmiş oluyor, Hızlı bir girişle olayların içinde buluyoruz kendimizi,
İnci, Gökhanın evinde zorunlu olarak kalıyor, kalmasına da hayatı birden kıskaç altına alınmakta.
Temizlik delisi ve titiz Gökhanın tam tersi karakterde, Dağınık bir kere, İlk görüşte aşık olan İncinin aksine Gökhan aşka pek itimat etmez, Mantık adamı o çünkü, romantik değil, İlerleyen zamanlarda, içinde filizlenen duygularla agrasifleşiyor, Ufacık bir sorunda savaş baltalarını kuşanıp İnci ile tartışmaya başlıyor,
Gökhan karakterini sevemedim ben, Öyle sert oluşu ya da dik kafalı olduğundan dolayı değil, Bir kere emir kipi ile konuşulmasından nefret ederim ve Gökhan tam bu tipte biri,
O, emirler yağdırsın, sürekli bir şeyler üzerinde kendi dediği olsun, kendi istediği yapılsın isteyen biri ve İnciye bu tarz dayatmalarda bulunması beni çıldırttı.
Tek kelimeyle sevemedim. Gökhan benim seveceğim tipte erkek değil, Sınıfta kaldın bebişim! burun kıvıran surat ifadesi
Sonuç olarak bizim kız kendini bilebilecek yaşta.
Kendi kararını verebilir, neyi yapmak istediğini ya da yapmak istemediğini düşünebilir, Buna Gökhan karışamaz, yoo hayır, feministlik yapmıyorum burada :P
Gökhan her ne kadar esrarengiz ve soğuk bir karakter olsa da çekemedi beni.
Gine çeekeemeedi :D
Gökhan, İnci için sürekli bir “yasak elma” terimini kullanmış, Bence bu düşünce biraz garip, Yani neden yasak olsun ki Aşkta mantık ya da bir sınırlama mı vardı Ne yani yaş farkı var diye aşık olmasın mı kimse Garipsediğim bir noktaydı bu.
Hem günümüz evliliklerinde çokça rastlanmakta bu durum,
Kitabın anlatımı ise akıcıydı, evet, Sıkılmadım. Bir günden kısa bir sürede bitirdim, Aktı gitti sayfalar, yormadan kendini okutuyor, Ayrıca kapağına ve iç tasarımına bayıldım, çok güzel, acayip hoşuma gitti.
Yazarın eline, emeğine sağlık,
sitelink blogspot. com. tr/ güzel bir gecede okunabilen romantik bir hikaye Her ne kadar aradaki yaş farkı ve Gökhan'ın tavan yapan egosu beni sinir etse de son sayfaları gülümseyerek okuduğum doğrudur.
:D Kitabamü,mu versem bilemedim şimdi, :/ Detaylı yorum çok yakında blogta! Akıcı bir kitaptı ve bir gün gibi bir sürede beni sıkmadan okuttu kendisini.
Kurgusunu sevdim fakat kadın karakterin biraz abartılı davranışları olduğu kanısındayım, “Kızma”
Kızın ağzından bu kelime yalvarır bir tonda çıkmıştı, Adam daha fazla dayanamayarak masanın üzerinden elini uzatarak kızın elinin üzerine bıraktı,
“Kızdığım sen değilsin küçüğüm Kendime kızıyorum, ”
Genç kızın kavisli kaşları şaşkınlıkla kalkmıştı, “Neden”
“Bana emanet edilene sahip çıkamadım,” dedi adam yüzünde sıkıntılı bir ifadeyle.
“Ben Ben senin için sadece bir emanet miyim”,