Win Diriliş Neslinin Amentüsü Published By Sezai Karakoç Represented In Digital Copy

inanmayanların karşısına, hem söz ve düşünce, hem ahlak, hem Tanrı'ya tapınma, hem de silah ve müslüman şairlerin şiirleriyle çıkmıştı.
"

Kendisini "Diriliş Eri" olarak niteleyen Sezai Karakoç un din üzerine temellenmiş Diriliş Toplumu Ütopyasını anlatıyor kitap,

Karakoç bu toplumun oluşması için önce kendi hayalindeki ve olması gerektiğini düşündüğü Diriliş Neslini tanımlıyor ve anlatıyor, Bir yandan bahsettiklerinin ütopik ve zor olduğunu belirten Karakoç asıl amacın bu doğrultuda ilerlemek ve elinden gelenin yapılması olduğunu belirtiyor,

Bu eserinde yazılmaya başlandığını düşünürsek ve günümüze bakarsak: Gerek dine yakın görülen ve temsil ettiği düşünülen kişilerin bahsedilen "Diriliş Pirleri " özelliklerinden uzak olması, gerekse dindar yetiştirilen gençlerin çoğunun bahsedilen çok yönlülükten uzak izole bir fanusta yetiştirilmeye çalışılmasından dolayı uzun bir süre daha Karakoçun bahsettiği devrin gelmeyeceğini söyleyebiliriz.
Bu kitap, ilk sekiz bölümüde aylık Diriliş Dergisinde, son bölümleri iseMayısında Diriliş PazartesiPerşembe Günlüğünün ilk üç sayısında yayınlanmak suretiyle oluşmuştur.

Tanıtım Bülteninden dili agir ama birkac kere okuyunca ve anlamaya basladiginda bi heves geliyo,/"Ne rahiplik ne materyalizm. Ne kapitalizm ne komünizm, Her an ibadet ruhu içinde sürekli ve metodlu bilim ve tecrübeyle donanmış, kahramancasına İslam düzenini ruhi, sosyal, kültürel ve ekonomik planda gerçekleştirme şuuru!"

Yaşama amacını hatırlatan, özbilinç yaratan ve ümit yeşerten bir kitapşaheser.
Önceki okuyuşumda yaşımın gereği fazla üstünde duramamışım ki şu anda tüylerim diken diken oldu, Bu diriliş sitesinin kurulmasında çaba göstericem, bir diriliş eri olucam henüz nasıl olacağını bilmiyorum ama öğrenince çok çabalicam, Kitap, dergi için yazdığı makalelerden derleme yapılarak hazırlanmış,
Özetle yeni çağın sunduğu kapitalizm ve komünizme alternatif olarak erdemi ölçü alan İslami bir ütopya tanımlamaya çalışıyor,
Anlattığı ütopyada çok açık alan var ama kitap Karakoç'un temellendirdiği Diriliş felsefesinin çerçevesini anlayabilmek için yeterli, Ya kitap iyi güzel hoş, en başından bir ütopya kurulmaya çalışıldığını anlıyorsunuz, Ancak, bir şeyler eksik değil mi sanki Mesela geçiş süreci veya halihazırda bulunan öyle bir dünyanın yaşamının mekanizmaları, süregiden yaşam şartlarını neden bulamıyorum.
Bir ütopya anlatıyorsanız eğer bunun bir panoramasını çizmelisiniz ki beni etkilesin, Ben böyle geçiştirilerek sadece fikir verilmesini pek sevmem, Fikirleri altını doldurmak en önemlisidir, Doğru doldurabilirseniz atla deveyi bile bir yapabilirsiniz, Açıkçası kitap romantik bir haykırıştan ibaret şiir olarak yazılsa fikirlerim daha farklı olabilirdi sanki türden mi kaybediyor acaba “Cephede yurdu korumakla, yurdun içinde kendi medeniyetimizi gözler önünde tahrip edenlerle savaşmak, birbirinden farksızdır.
” Kitap ilk baskısınıyılında yapmış ve iddia o ki gümbür gümbür bir diriliş nesli geliyormuş, Yani şimdi o geliyor dediği nesilyaşlarında ve yöneten tarafta yer alıyor, Nelerin dirildiği, nelerin ruhuna fatiha okunduğu bilinen bir gerçek, Kitap baştan sona laf salatası, altı boş hayal, üstü boş teori, Keşke sadece şiir yazsaymış dedirtti, İslam ülküsünün kelimelere döküldüğü bir kitap, materyalist dünyada aslolanın ruh olduğu tüm yatırımın ona yapılacağı anlatılıyor.
Güzel noktalara temas edilmiş, mesela Kuran'ın mahfuz olduğu ancak insanların bir garantisinin olmadığı hatırlatılıyor, bir nevi tarla misali, Müslüman atik çevik ve çalışkan olmalı sümsük değil, kadere bağnaz pencereden değil tevekkül penceresinden bakmalı, Öğütler ve dilekler güzel ancak bunların nasıl başarılacağı konusunda beklediğim detayı bulamadım,

"Isparta veya Hint biçimi değil, İslam biçimi "çile" doldularakcatır, " en çok da bu cümleyi sevdim, Kulluğun yalnız Allah'a olacağını unutmamakta fayda var, ee ne dedi bu şimdi! Statik inançlı ve eylemli olmayacaksın, Dina mik olacaksın. Namazın da meşale olacak, orucun da, Zekâtın, haccm da dinamik olacak, İslâm ente lijansiyasını kuracaksın, İslâm sana, et, kemik, deri gibi, hatta, ciğer, ilik, kalb, beyin olacak, hat ta zekâ, zihin ve ruh olacaktır,
İslâmdan çıkarılmış nurdan bir heykel gibi dolaşacaksın arzda, Şimşek ve yıldırımlarınla ko ruyacaksın nurunu,
Yeniden doğacaksın, Kıyametini yaşayıp yeni den dirileceksin, Azraili, İsrafili ve Cebraili âde ta göreceksin, Yardım edecek onlar sana, Domuza karşı aslan, yılana karşı kartal, baykuşa karşı hüthüt, kargaya karşı bülbül, eşeğe karşı at ola caksın, Dünyaya, eşyaya yeniden anlamım getire ceksin, O zaman Allah da sana, senin kendi öz an lamını bağışlayacaktır, Hiç kuşkun olmasın,
Eser hakkında İslami ütopya desek yanlış olmaz sanırım, İslamiyet üzerinden toplum şekillendirilmesi, toplumun ve devletin güçlenmesi işlenmiş,

Dil olarak bana biraz basit geldi,
Konu olarak güzel fakat anlatım olarak çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim, Aslında rüştünü çoktan ispatlamış isimleri "eleştirmek" haddim değil belki ama ben bu kitabı çok yüzeysel ve henüz fikirleri tam oturmamış,yaşlarındaki birinin ağzından dökülmüşcesine "toy" buldum, üzgünüm.
Düşüncelerin altı doldurulmadığı gibi eleştirilerin de altı doldurulmamış, Çoğu kişinin bu kitapta anlatılan idealizmi tanımladığı gibi İslami bir ütopyadan bahsediyor Sezai Karakoç gerçekten fakat Kapitalizm ve Komünizm gibi düzenlere karşı yeni bir düzen olarak bahsettiği şey, aslında Komünizme oldukça benziyor.
Gerek bir topluluk halinde İslami sitede yaşama ve o siteyi dış bağlantıya, özellikle sitenin kopyalanmasına sebep olacak dış bağlantıya kapalı tutma düşüncesi, gerekse zengin ve fakirlerin tüketim gücünün eşitlenmesinin amaçlanması ile bende, merkezine İslam'ı alan yeni bir Komünizm modeli hissi uyandırdı okuduğum şey.


Bir de çoğu İslami yazarda rastladığım bir şeyi Sezai Karakoç'da da gözlemledim: İslama göre yaşamayı savunurken karşısına Batı'yı almış, Batı'yı dinleştirmiş.
Ve aslında birçoğu dinden değil kültürden gelen özelliklerini dini bir anlayışla eleştirmiş, Oysa bireycilik gibi bazı Batı özellikleri dinden değil kültürden ileri geliyor, Örneğin yine müslüman olmayan Asya ülkeleri Özellikle Japonya bireycilikten ziyade toplumcudur, toplum faydasını güder, Batı'dan farklıdır ama müslüman değildir, Sezai Karakoç ve çoğu İslami yazar Batı yaşayış tarzına karşı geleneksel Türk yaşam tarzını mı savunuyor yoksa İslami yaşam tarzını gayrimüslim yaşayış tarzına karşı mı savunuyor, asla bunun ayırdında değiller gibi hissettiriyorlar bana.


Kitabın bir yerinde demokrasisinin devam etmesi ancak putlaştırılmaması gerektiğinden bahsediyor, yani tam olarak şeriatçı da diyemeyiz, sadece bir kez, cezalandırmadaki kısasa kısas yönteminden bahsederek şeriata atıfta bulunuyor ama bunun dışında bambaşka, ideal, yeni bir devlet düzeni aslında Sezai Karakoç'un istediği.
Başta
Win Diriliş Neslinin Amentüsü Published By Sezai Karakoç  Represented In Digital Copy
da belirttiğim gibi tam olarak oturmamış düşüncelerin yüzeysel bir aktarımı gibiydi bana kalırsa,

.'danpuan veriyorum, her ne kadar yüzeysel bulmuş olsam da düşüncelerinde samimi olduğuna şüphem olmadığı için,."Statik inançlı ve eylemli olmayacaksın, Dinamik olacaksın "'da yazılmıştır Diriliş Neslinin Amentüsü, İsminden belli olduğu gibi, Sezai Abi bu kitapta dirilişe ve kıyama kalkacak neslin bir sürü maddeye "Amentü" diyebilmesi için nasıl olması gerektiğini ve hatta nasıl olacağını Gereken olan olacak olandır anlatıyor.


Okurken birkaç yerde aklıma Eflatun'un "Devlet" adlı kitabı geldi, Sezai Abi de aslında kitabın sonlarında Eflatun'un Devletine işaretledi, Tabiki Sezai Karakoç Eflâtun gibi düşünecek değil, Aksi de geçerli, lakin neredeyse Sezai Abi de hayal ettiği, umduğu, olması gereken düşündüğü, uygulanırsa ve hatta uygulanınca âlemin böyle daha iyi ve güzel yer olacağına inandığı bir şehir, toplum, devlet veya onun deyişiyle bir Diriliş Sitesi anlattı bize.


Karşılaştırma amacıyla hiç değil, Eflâtun Devletini anlatırken, kontrol edilmemiş veya hiç deneyimlenmemişin tereddütüyle sakin bir şekilde anlatıyordu.
Sesli düşünüyordu da diyebiliriz, Ondan kitabısayfayı geçecek kadar uzadı, Sezai Karakoç ise "Ben inanıyorum, bu olacak ve gerçekleşecek" diyebilecek kadar inançlarından emindi, İnancına Allah Yüzyılların tecrübesine Peygamberler, sahabe, tābiin, Osmanlı Devleti, . dayanaraksayfada haykırarak anlattı,

Diriliş Neslinin Amentüsü değil de, Diriliş İnsanının Amentüsü yazsaydı nasıl olurdu, merak ederim, Benim "toplum" denen kavrama inancım çok sarsıntılı artık, Âdemin Âlem içinde değil, Âlemin Âdem içinde olduğuna kanaat getirdim, Okurken Sezai Abimin kullandığı ve kastettiği toplum, halk, aile, site ve devlet fikirlerini ve sözcüklerini insan, insanoğlu, kişi, birey, bir, fert ve gönül fikirleri ve sözcükleriyle değiştirmek istedim.


Sezai Abimin tasarladığı bu devlet, onun deyişiyle "Medinei Fazıla", erdem, ahlâk, faziletten, adalet ve eşitlikten hiç kopmayarak kültürü, ekonomisi, ordusu, ilmi ve ulemâsı, ve her yanını güçlü kılan ve o güçlülüğü sürdüren bir devlet tasarımı ve hayali.
Eflâtun devletinden teoride, Roma devletinden de pratikte üstün devlet ideasıdır,

Allah Sezai Karakoç Abimizi başımızdan eksik etmesin, İslâmî ütopya bu eseri tamamiyle anlatan bir kelime, Hayali bir devlet kurumu oluşturulmuş ve her yönüyle planlanmis, Ama ne yazık ki hiç birisi olağan gelmedi hem planın aynı şekilde kalmayacağından hem de bir kurumda her yönden aynı fikir,düşüncede insanların bulunmasi zorluğu.
Her insan yapı itibariyle bambaşkadır, Sezai Karakoç, hakikatin izinde yürüyen güzel adam, . .
Üstad bu kitabında ideal bir devletin nasıl olacağını anlatmış,
Ama o nasıl bir anlatış öyle, hayran olmamak elde değil,
Her cümlede ayrı bir derinlik, ayrı bir mana gizli, İdeal devletin modelini, hukuk, sosyal yaşam, eğitim, bürokrasi, ekonomi, inanç, iç ve dış siyaset gibi esaslara değinerek ve farklı açılardan değerlendirerek çok güzel bir şekilde tasarlamış.

Eğer bir gün böyle bir devlet inşa edilirse ben de o devletin bir ferdi olmak isterim, Ama şu da bir gerçek ki, böyle bir devletin gelmesini beklemek yerine herkesin birşeyler yapması gerek, Yani, aslında bizlerin bu sistemi oluşturmak için en azından çabalamamız olmasını istiyor yazar, birer diriliş eri olarak,
Sezai Karakoç bence İslamın dirilişi adına çok güzel bir yol açmış, Allah bu yolda ilerlemeyi bizlere nasip etsin,
Selametle Sezai Karakoç'dan okuduğum ikinci kitap, gene aynı fikirdeyim kafası çok karışık bir şeyler biliyor düşünüyor, kafasında tasarlıyor ancak anlatamıyor bir türlü çünkü kafasında oturtamamış çoğu kavramı veriyi, bölük pörçük saçmış etrafa.
. Kitap zaten çok eski' li yıllardaki yazılarından derlenmiş ama neden basılmış dedirtti bana açıkçası, Eskidiği ve günümüzü yakalayamadığı da aşikar,

Hedef kitle kim onu da anlamadım ileri yaşlar için çok basit, küçükler için anlaşılamayacak bilinmeyecek kavram var, Anlatımı çok kötü, yetersiz, kendini kesinlikle ifade edemiyor Sezai Karakoç veyahutta ben anlayamıyorum onu, . Okunmaya bana göre gerek yok, . .

Amentü: "Arapça '' inandım ''anlamına gelen ve İslamiyetin temel inançları olan ''Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmayı dile getiren söz.
"


.